TİROİD İNCE İĞNE BİYOPSİSİ
Tiroid içinde bulunan nodülden (kitle, yumru) hücre numunesi almak üzere ince iğne ile bu nodüle girip vakum uygulama işlemidir. Nodülün ciltten girdiği andan itibaren ultrasonografi ile takip edilmesi gerekir. Bu şekilde hareket etmekle; iğnenin sadece nodüle girdiğinden ve hücre numunesinin bu nodülden alındığından emin olunur hem bir çok istenmeyen kazanın önüne geçilir.
ULTARSONOGRAFİ ALTINDA YAPILMASI ŞART
Tiroid iğne biyopsisinin ultrasonografi altında yapılması zorunludur. Gırtlak, yemek borusu, ses telleri, şah damarları, toplar damarlar ve bir çok başka hayati dokunun bulunduğu bölgeye, ultrasonografi ile iğnenin nereye girdiğini takip etmeden (körlemesine), elle nodülü tutarak iğne sokmak, hastanın hayatını tehlikeye atar. Ayrıca, ultrasonografi olmadan iğne biyopsisi yapıldığında elde edilen hücre örneğinin gerçekten nodülün (kitlenin) içinden mi yoksa nodülün çevresindeki normal tiroid dokusundan mı alındığını anlamak çok güçtür; bu yöntemle yapılan iğne biyopsisine güvenmek de pek mümkün olmaz.
BİYOPSİ SIRASINDA PATOLOJİ YETERLİLİK TESTİ
Tiroid iğne biyopsisi sırasında elde edilen hücre numunesinin yeterli olup olmadığının anlaşılması için biyopsi yapılan ortamda bir patoloji uzmanı bulunmalı, elde edilen hücre numunesinin yeterli olup olmadığını orada derhal incelemelidir. Aksi halde, alınan hücre numunesi patoloji laboratuvarına gönderildikten sonra elde edilen numunede yeterli hücre yoksa bu test geçersiz sayılır, testin tekrarı gerekir. Ülkemizde hastaların elinde bulunan bulunan bir çok tiroid iğne biyopsisinde numune yetersiz olmasına rağmen testin tekrarlanmadığını göremekteyiz. Bu durumda hastada kanser olsa bile hücre yetersiz olduğu için tanı konulamamış olur.
HER NODÜLE AYRI BİYOPSİ
Eskiden sadece soğuk nodüllere iğne biyopsisi yapılırken, artık günümüzde “her nodül biyopsiyi hakeder” mantığı geçerlidir. Büyük nodüle iğne biyopsisi yapıp küçük nodüle "biyopsi yapmamak" yanlıştır. Nodülde kanser olup olmadığının nodülün büyüklüğü ile her zaman zaman ilişkisi yoktur. Pek nadir olmayarak, bir kaç nodülü olan hastalarda, büyük nodülde kanser yokken küçük nodüllerden birinde kanser çıkabilmektedir.
Bu mantık doğru yorumlanmalıdır: bu mantık, sadece nodülü olan her hastaya tiroid iğne biyopsisi yapılması değil, nodülü olan her hastanın her bir nodülüne ayrı ayrı girilmesi demektir. Tiroid'de birden çok (örneğin 5-6) adet nodül mevcut olabilir ama sadece bunların 1 veya 2 sinde kanser bulunur; tüm nodüllerde kanser bulunmaz.
AMELİYAT OLACAKSA DAHİ BİYOPSİ GEREKİR
Tiroid iğne biyopsisi, genellikle, mevcut bir nodülün kanser olup olmadığını ortaya çıkarmak, hastanın tedavisini veya takibini ona göre yapmak amacıyla gerçekleştirilir. Ülkemizde, sadece, ameliyat olmayacak, ilaçla tedavi edilecek hastalar için tiroid iğne biyopsisi yağılmaktadır. Halbuki, ameliyat olacaklara da tiroid iğne biyopsisi yaparak hastanın "nodüllü guatr ameliyatı" mı yoksa "kanser ameliyatı" mı olacağına, ameliyat öncesinde, karar verilip hasta ona göre hazırlanmalı, ameliyat oan göre planalanmalıdır.
Tiroid iğne biyopsisi, genel ortalama açısından bakıldığında yaklaşık %60 civarında bir kesinliğe sahiptir. Ancak, tecrübeli bir hekim tarafından yapıldığında ve özellikle ultrasonografi eşliğinde ve nodülün doğru bölümünden yeterli materyel alınarak yapıldığında bu kesinlik çok daha yüksektir.
Bazen, tiroidin kanser dışı hastalıklarının (örneğin tiroidit) tanı ve takibinde de tiroid iğne biyopsisi yapılabilir.
İİAB, genellikle 22 numaralı ince iğne ile yapılır, ancak ultrasonografi eşliğinde yapıldığında kullanılan standart ekipman nedeniyle iğne biraz daha kalın olabilir.