Dr. Hakan Evruke

Polipler, kalın bağırsağın (kolon ve rektumun) yüzeyini örten tabakanın (mukoza) anormal büyümesi sonucu gelişen ve bağırsak kanalı (lümen) içine doğru büyüyen oluşumlardır.

Bazı polipler, düz (sapsız veya sesil) bazıları ise bir sap ile bağırsak duvarına bağlıdırlar (saplı polip). Kalın bağırsağın en sık görülen hastalıklarından biridir. Erişkinlerde %15-20 oranında polip gözlenebilir. 50 yaş üzerinde ise bu oran %40-50 lere ulaşır.

Genellikle iyi huylu olmasına rağmen poliplerin, kanserlerle olan ilişkisi kesin olarak gösterilmiştir. Kalın bağırsak kanserlerinin %90 dan fazlası polip zemininde gelişir. Bir polipin kanserleşmesi için yaklaşık 8-10 yıl kadar bir süre geçer. Polipler kanser öncüsü hastalık oldukları için kanserleşmeden önce çıkarılması gerekir.
 

POLİPLERİN SEMPTOMLARI (BELİRTİLERİ) NELERDİR?

Çoğu polip semptom (belirti) vermez ve endoskopi veya kalın bağırsağın radyolojik incelenmesi sırasında tesadüfen bulunur. Fakat bazı polipler kanama, mukus akıntısı (sümüksü yapışkan akıntı), bağırsak fonksiyonlarında değişiklik ve nadiren de karın ağrısına neden olur.

Polipler, ya doğrudan bir endoskop (bağırsak kanalının içini görmeyi sağlayan cihazlar) yardımı ile direkt olarak, kalın bağırsağın yüzeyini örten tabakanın (mukozanın) incelemesi sonucu yada ilaçlı kalın bağırsak filmi (çift kontrastlı baryumlu kolon filmi) ile tanınabilir.

Kolorektal endoskopide, direkt göz ile kalın bağırsağı örten tabaka izlenebilir. 3 yöntem vardır.
1- Rijit sigmoidoskopi: Kalın bağırsağın (kolon ve rektum) son 20-25 cm lik mesafesinin görünmesine olanak tanır.

2- Fleksibl sigmoidoskopi: Kalın bağırsağın son 60 cm lik bölümünün izlenmesini sağlar.

Her iki inceleme için sadece lavman ile bağırsak temizliği yeterlidir. Yine her iki inceleme de hastaya herhangi bir ağrı kesici veya sakinleştirici vermeye gerek kalmadan muayene odasında rahatlıkla yapılabilir.

3- Kolonoskopi:Daha uzun, hareketli ve kolayca bükülebilen (fleksibl) bir cihaz ile tüm kolon incelenebilir. Bu inceleme için tüm kalın bağırsak temizliği gerekir. İşlem sırasında hastanın rahat olması için sakinleştirici ve ağrı kesici de yapılır.

İndirekt olarak (dolaylı) kalın bağırsağı örten tabaka, ilaçlı kalın bağırsak filmi olan çift kontrastlı baryumlu kolon filmi ile değerlendirilebilir. Verilen baryum solüsyonu (ilaç) kolonda tutulduğunda polipler tanınabilir.

Dışkıda (gaitada) gizli kan incelemesi, kolorektal hastalıklarda önemli bir test olmasına rağmen negatif çıkması halinde poliplerin olmadığını göstermez. Kolonda bir adet polibin varlığı tüm kolonun incelenmesini gerektirir. Çünkü bu hastaların %30 unda kalın bağırsağın başka yerinde eşlik eden başka polipler bulunabilmektedir.
 

POLİPLER TEDAVİ EDİLMELİ MİDİR?

Kalın Bağırsak Kanseri ile polipler arasında kesin bir ilişki vardır. Bu nedenle hangi polip kanserleşme eğilimine sahip, hangisi değil tam olarak bilinemeyeceği için bunların hepsinin tamamen alınması tavsiye edilir.

Kolonoskopiyle yapılan birçok muayene sırasında, görülen polipler aynı zamanda alınabilmektedir. Daha geniş poliplerde ise tamamen çıkartılmaları için birden fazla tedavi yöntemi gerekebilir. Fakat bazı polipler büyüklükleri, pozisyonları ve sayıları nedeniyle bu tip yöntemlerle çıkarılamaz ve ameliyat gerekli olabilir.

Polipin endoskopi (kolonoskopi-sigmoidoskopi) yardımı ile çıkarılmasına polipektomi denir. Polip endoskopi sırasında özel aletler yardımı ile çıkarılabilir.

Polipektomi yapılarak poliplerin çıkarılması Kalın Bağırsak Kanserinin gelişimini önlemektedir. Bu nedenle Kalın Bağırsak Kanseri önlenebilir bir hastalıktır.

POLİPLER TEKRARLAYABİLİR Mİ?

Bir polip tamamen çıkartıldıktan sonra aynı yerde nüks pek beklenmez. Fakat polip oluşumuna zemin hazırlayan etkenler, aynı kalın bağırsağın başka bölgelerini de etkilediği için başka yerlerde polip çıkabilir. Yeni polibi olan hastaların en az %30 unda daha önceden de polipler bulunmaktadır. Bu hastalar kolon-rektum hastalıkları konusunda özel eğitimli doktorlarca düzenli muayene edilmelidirler.

KALIN BAĞIRSAK KANSERİ NASIL BAŞLAR?

Hemen hemen tüm kalın bağırsak kanserlerinin, bir Polip zemininden başladığı konusunda görüş birliği vardır ( Polip; bağırsak iç yüzeyini örten tabakadan gelişen bağırsak içine doğru büyüyen kabartı ve şişliğe verilen isim). Polipler bağırsak içini örten tabakada ortaya çıkar ve giderek boyutları artabilir.

Genellikle bütün kalın bağırsak (kolon ve rektum) kanserlerinin iyi huylu (benign) Poliplerde başladığı kabul edilir. Zaman içinde, polibi oluşturan hücrelerin değişimleri sonucu Polip zemininde kanser ortaya çıkmaktadır. Önce Polip içinde sınırlı kalan kanser hücreleri zaman içinde çoğalarak tümör kitlesini oluşturur ve bu kitle kalın bağırsak duvarını işgal eder. Kontrolsüz büyümeye devam eden kanser hücreleri belli bir dönem sonra bağırsak lümenini tıkayabilir, çevre ve uzak organlara yayılabilir. Polipler, bu şekilde kanser gelişimine öncülük eden (kanser öncesi) oluşumlardır.

KALIN BAĞIRSAK KANSERİ ve GENETİK

Kalın bağırsak kanserinin oluşumu ile ilgili araştırmalarla hastalığın gelişimindeki genetik değişiklikler biraz aydınlatılabilmiştir. Kalın bağırsak kanseri oluşumunun genlerle ilişkisi oldukça karmaşıktır. Bu bölümde, bu karmaşıklık basit bir şekilde açıklanacaktır.

Genler, canlının tüm özelliklerinin taşındığı yapılardır

Genler, hücrenin çekirdeğinde bulunan, kromozomlar içindeki özel birimlerdir. Genlerin biyokimyasal yapısını DNA molekülleri oluşturmaktadır. DNA molekülleri genleri ve genler de kromozomları oluştururlar. Bu yapılarla hücre hayatının sürdürülmesi ve genetik özelliklerin döllere aktarılması sağlanmaktadır.

Her genin birbirinden farklı görevleri vardır. Saçımızın renginden parmak şeklimize, kan grubumuza kadar tüm özelliklerimizin belirlenmesini ve ortaya çıkmasını sağlarlar. Kalın bağırsağın iç yüzeyini örten tabakanın oluşumu ve yenilenmesi de genlerin kontrolü altındadır. Genetik yapıda meydana gelen olaylar normal sağlıklı olarak her 7-10 günde bir yenilenen kalın bağırsağın iç yüzeyini örten tabakada değişikliklerin gelişimini başlatır. Buna ek genetik değişikliklerin ardı sıra eklenmesi ile önce erken Polip, ardından geç Polip, ve devamında kalın bağırsak kanseri gelişimi gözlenir. Ortalama olarak bir Polipten kanser oluşumu için geçen süre 8-10 yıl kadardır.

Kalın bağırsak kanserinin gelişimi için birden çok genetik olaya ihtiyaç vardır. Bu genetik yapıdaki değişiklikler bir anda olmaz. Bunlardan bazılarını anne veya babamızdan kalıtım yolu ile alırız, bazıları bireyin anne rahminde gelişimi sırasında olur ve sadece o bireyi ilgilendirir, bazıları da yaşadığımız sürede çevresel etkenlerle gelişir. İşte bu birden fazla genetik olayın kalın bağırsağın iç yüzünü örten tabakanın yenilenmesi sırasında meydana gelmesi sonucunda kalın bağırsak kanseri oluşmaktadır.

KALIN BAĞIRSAK POLİBİ NEDİR ?

Polipler, kalın bağırsağın iç yüzeyini örten tabakanın (mukoza) anormal büyümesi sonucu gelişen ve bağırsak kanalı (lümen) içine doğru büyüyen oluşumlardır. Bazı Polipler, düz (sapsız veya sesil) bazıları ise bir sap ile bağırsak duvarına bağlıdır (saplı Polip).

Polipler, kalın bağırsağın en sık görülen hastalıklarından biridir. Sağlıklı insanlar üzerine yapılan bir araştırmada erişkin bireylerin kalın bağırsağında %15-20 oranında Polip tesbit edilmiştir. 50 yaş üzerindeki bir bireyin kalın bağırsağında Polip görülme olasılığı daha da artmakta ve oran %40-50 lere ulaşmaktadır. Polipler kalın bağırsağın daha çok son kısımlarında (sigmod kolon ve rektum) gözlenir.

KALIN BAĞIRSAK POLİPLERİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Çoğu kalın bağırsak Polipi belirti vermez. Bunlar kalın bağırsağın radyolojik veya endoskopik (kolonoskopi RESİM 5) incelenmesi sırasında tesadüfen bulunur. Fakat bazı Polipler kanama, mukus akıntısı (sümüksü yapışkan akıntı), bağırsak fonksiyonlarında değişiklik ve nadiren de karın ağrısına neden olur. Kanserleşme gösteren Polipler ise kanama, dışkılama alışkanlığında değişiklik (Kabızlık, ishal vs) ve karın ağrısı gibi şikayetlere neden olurlar.


KALIN BAĞIRSAK POLİBİ KANSERE DÖNÜŞÜR MÜ ?

Kalın bağırsak Polipleri genellikle iyi huylu olmasına karşın kalın bağırsak kanserleri ile olan ilişkisi kesin olarak gösterilmiştir. Kalın bağırsak kanserlerinin %90 dan fazlası Polip zemininde gelişir. Bir Polipin kanserleşmesi için yaklaşık 8-10 yıl kadar bir süre gerekir. Polipler kanser öncüsü hastalık oldukları için kanserleşmeden önce kalın bağırsaktan çıkarılmaları gerekir.

HER KALIN BAĞIRSAK POLİPİ KANSERLEŞİR Mİ?

Hayır. Özellikle kalın bağırsağın iç yüzeyini döşeyen bez hücrelerini içeren adenomatöz Polipler kanser öncüsü lezyonlardır. Bu adenomatöz Poliplerin de hepsi kanserleşmez. Hangi Polipin kanserleşeceğini anlamak için Polip dokusunun mikroskobik (patolojik) incelemesine gerek vardır. Bu nedenle pratik olarak her Polipin çıkarılması ve patolojik incelemesi gerekir.

Yine de bazı Polipler diğerlerine göre daha tehlikelidir. Poliplerin büyüklükleri artıkça (1 cm çapın üzerindeki Polipler), Polip üzerindeki tabakada ülserleşme (yaralanma) varsa, birçok Polip birlikte ise, kalın bağırsağın son kısımlarında yerleşmiş ise, ve bir de ailesinde veya kendisinde Polip ve/veya kalın bağırsak kanseri hikayesi varsa, bu Polipler kanserleşme açısından diğer Poliplere göre daha fazla risk oluşturur.

POLİP KANSER DÖNÜŞÜMÜNÜ DESTEKLEYEN BULGULAR

Tıp alanındaki gelişmelerin izlenmesi ile birlikte daha önce yapılan araştırmalar incelendiğinde kalın bağırsak Poliplerinden kalın bağırsak kanserinin geliştiğini gösteren birçok veri olduğu görülür. Aşağıda kalın bağırsak kanserinin Poliplerden geliştiğini doğrulayan ipuçları verilmiştir.

1- Kalın bağırsak kanserine eşlik eden Poliplerin varlığı:

Kalın bağırsak kanseri nedeni ile bağırsak ameliyatı olan hastaların dokuları incelendiğinde bağırsak dokusunda kanserli dokuya ek olarak çıkarılan bağırsağın diğer bölümlerinde de kalın bağırsak Polipi olduğu gösterilmiştir. Kalın bağırsak kanserlerinde % 50 ye varan oranda kalın bağırsak Polipi eşlik eden lezyon olarak gözlenir.

2- Poliplerin doğal seyrinde kanserleşme:

Kalın bağırsak Poliplerinin, teknolojik olarak endoskopik yöntemle çıkarılamadığı dönemlerde, kalın bağırsak Polipi olan hastalardaki gelişim, doğal seyrine bırakılırdı. Bu vakaların takibinde, Poliplerin doğal seyrinde kanserleştiği gösterilmiştir.

3- Polip kanser arası geçen süre yaklaşık 10 yıldır:

Kalın bağırsak Poliplerinin sık rastlandığı toplumlarda Poliplerin en sık görüldüğü ortalama yaş ile kalın bağırsak kanserinin en fazla görüldüğü ortamla yaş arasında 10 yıl kadar bir süre tespit edilmiştir. Bu süre, kalın bağırsak Polipinden kanser gelişimi için gerekli süreye uymaktadır.

4- Coğrafi dağılım:

Kalın bağırsak Polipleri, dünya üzerinde bazı ülkelerde sık gözlenirken (örneğin batı toplumları) bazı ülkelerde ender olarak rastlanır (Afrika daki toplumlar). Poliplerin sık olarak görüldüğü ülkelerde, kalın bağırsak kanseri de sık gözlenirken; Poliplerin ender gözlendiği ülkelerde kalın bağırsak kanseri de ender olarak görülür.

5- Kalın bağırsağın en sık Polip görülen kısımlarında kanser de sık görülür:

İnce bağırsakla kalın bağırsak birleştikten sonra karın duvarını bir çerçeve gibi sarar. Kalın bağırsak birçok bölümden oluşur (Çekum, çıkan kolon, transvers kolon, inen kolon, sigmoid, rektum) RESİM-4.

Polipler, kalın bağırsakta en sık inen kolon, sigmoid ve rektum diye tanımlanan sol tarafta bulunurlar. Kalın bağırsak kanseri de en sık kalın bağırsağın bu bölümlerinde yerleşir.

6- Ailesel Polip kanser birlikteliği:

Kalın bağırsak kanseri olan hastaların ailesinde kalın bağırsak Polipi görülme olasılığı olmayanlara göre daha yüksektir.

7- Poliplerin çıkarılması kalın bağırsak kanser oranını azaltır:

Eskiden kalın bağırsak Poliplerinin kalın bağırsak kanserine dönüştüğü bilinmiyordu. Bu dönemde yapılan bir çalışmada Polipleri endoskopik (kolonoskopi) olarak çıkarılan hastalar ile Polipleri doğal seyrine bırakılan hastalar karşılaştırıldığında Polipleri çıkarılan hastalarda kalın bağırsak kanseri gelişme olasılığının çıkarılmayan gruba göre çok azaldığı gösterilmiştir. Buradan da Poliplerin çıkarılmasının kalın bağırsak kanserini önlediği görüşü desteklenmiştir.

8- Poliplerin patolojik incelemesi:

Polipler çıkarıldıktan sonra yapılan mikroskobik doku incelemelerinde (patolojik inceleme) aynı Polip üzerinde hem kanserleşme hem de Polip dokusunun bulunması Poliplerden kanser geliştiğini gösteren diğer önemli bir bulgudur.

9- Polip ve kanser dokularının genetik benzerliği:

Polipler çıkarıldıktan sonra yapılan genetik incelemelerde, Poliplerde görülen genetik değişiklikler ile kanserlerde görülen genetik değişikliklerin benzer olduğu gösterilmiştir.

KALIN BAĞIRSAK POLİBİ TANISI NASIL KONULUR ?

Polipler, ya doğrudan bir endoskop (bağırsak kanalının içini görmeyi sağlayan cihazlar) yardımı ile direkt olarak, kalın bağırsağın yüzeyini örten tabakanın (mukozanın) incelemesi sonucu (RESİM-5) yada ilaçlı kalın bağırsak filmi (çift kontrastlı baryumlu kolon filmi) ile tanınabilir (RESİM-6). Polip varlığını araştırmada kullanılan diğer bir test, dışkıda gizli kan testidir. (Bu tetkikler ileride ayrıntılı olarak anlatılmıştır).

KALIN BAĞIRSAK POLİPLERİ NASIL TEDAVİ EDİLİRLER ?

Polipin endoskopi (kolonoskopi-sigmoidoskopi) yardımı ile çıkarılmasına polipektomi denir. Polip endoskopi sırasında özel aletler yardımı ile çıkarılabilir. Bu işlem ameliyatı gerektirmeden basitçe poliklinik şartlarında günübirlik olarak yapılabilir. (RESİM-7) Daha geniş poliplerde ise tamamen çıkartılmaları için birden fazla tedavi yöntemi gerekebilir. Fakat bazı polipler büyüklükleri, pozisyonları ve sayıları nedeniyle endoskopik yöntemlerle çıkarılamaz. Bu durumda ameliyat ile kalın bağırsağın polip içeren bölümünün çıkarılması gerekir.

KALIN BAĞIRSAK POLİPLERİ TEKRARLAYABİLİR Mİ?

Bir polip tamamen çıkartıldıktan sonra aynı yerde nüksetmesi pek beklenmez. Fakat polip oluşumuna zemin hazırlayan etkenler, aynı kalın bağırsağın başka bölgelerini de etkilediği için başka yerlerde polip çıkabilir. Bu nedenle kalın bağırsak polipi olan bireylerin belli aralarla kontrolü gerekir.

NEDEN KALIN BAĞIRSAK KANSERİ ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIKTIR ?

Kalın bağırsak polipleri genellikle iyi huylu olmasına karşın kalın bağırsak kanserleri ile olan ilişkisi kesin olarak gösterilmiştir. Kalın bağırsak kanserlerinin %90 dan fazlası polip zemininde gelişir. Kalın bağırsak poliplerinin polipektomi yapılarak çıkarılması kalın bağırsak kanserinin gelişimini önlemektedir. (RESİM-7) Bu nedenle kalın bağırsak kanseri önlenebilir bir hastalıktır

KALIN BAĞIRSAK KANSERİNİ GELİŞMEDEN ÖNLEMEK İÇİN NE YAPMAK GEREKİR: TARAMA TESTLERİ NEDİR ?

Hastalıkları gelişmeden önlemek, erken evrede yakalayabilmek ve başarıyla tedavi edebilmek için sağlıklı bireylerin sağlık kontrolünden geçirilmesine tarama işlemi denir.

Ülkemizde kadınlarda meme ve erkeklerde prostat kanseri için tanımlanmış tarama yöntemleri başarı ile kullanılmaktadır.

Kalın bağırsak kanseri için yapılan tarama testlerinin iki önemli amacı vardır.

1- Kalın bağırsakta görülen kanser öncüsü poliplerin çıkarılması ve kanserin önlenmesi

2- Kalın bağırsak kanserinin erken evrede yakalanması ve tam şifa ile tedavi edilmesi

Ülkemiz için önemli bir sağlık sorunu olan kalın bağırsak kanserini gelişmeden önlemek ve erken evrede yakalayabilmek için tarama testlerine ihtiyaç vardır. Kalın bağırsağın (kolon ve rektumun) polip ve kanserleri çoğu kez iyice büyüyene kadar belirti vermezler. Tarama yöntemi, belirtisi olmayan bir hastada (asemptomatik), kalın bağırsak kanserine dönüşebilecek bir hastalığı ortaya koymak için yapılan bir veya daha fazla testi içerir. Tarama yöntemlerinin öncelikli amacı kanser gelişmeden önce poliplerin (kalın bağırsak duvarından gelişen kanser öncesi iyi huylu tümörler) tesbiti ve çıkarılmasıdır. Böylece KANSER GELİŞİMİ ÖNLENMİŞ olacaktır. Tarama yöntemlerinin diğer önemli bir amacı ise kalın bağırsak kanser hastalığını, hiç değilse erken evrede yakalamak ve tedavisini sağlamaktır. Erken evrede yakalanan kanserin tedavisi ve tamamen şifa bulması mümkündür.

Ülkemizde bireylerin, bilinen tarama yöntemleri ile sağlık taranmalarının yapılması, kanser vakalarında önemli bir oranda azalmaya neden olacaktır. Fakat bu taramaların yapılması gerçekte alt yapı sorunları ve maliyet nedeni ile zorlanmaktadır. Bu nedenle en azından risk altındaki grupların taramasının yapılması çok önemlidir.

KİMLER RİSK ALTINDADIR?

Yaş ve aile hikayesi en önemli risk faktörüdür.

Kalın bağırsak kanseri herhangi bir yaşta ortaya çıksa bile hastaların %90 ından fazlası 40 yaşın üzerinde olan kişilerdir. Bu yaştan sonra risk, her 10 yılda ikiye katlanır.

Yüksek risk faktörleri şöyle sıralanabilir:

* Ailede ((birinci ve ikinci derecede akrabalar) ve /veya kendisinde

- Kalın bağırsak kanseri hikayesi

- Kalın bağırsak polibi hikayesi

- Ülseratif Kolit ve Crohn hastalığı (8-10 yıldan fazla süre ile hasta olanlarda risk artar)

- Meme, yumurtalık ve rahim kanseri olanlar

* 50 yaş üzerindeki bireyler

KALIN BAĞIRSAK KANSER RİSKİNİZİ HESAPLAMAK İSTER MİSİNİZ ?

Kalın bağırsağınızda polip veya kanser oluşma riskini aşağıdaki sorulara cevap vererek öğrenebilirsiniz.

Soru 1: 50 yaşın üzerinde misiniz ?

Evet Hayır

Yaş en önemli risk faktörüdür. 40 yaş üzerinde kalın bağırsakta kanser ve polip görülme olasılığı artmaktadır. 60 yaş üzerindeki bireylerin %40 ında en az bir tane kansere dönüşebilecek polip vardır

Soru 2: Geçmişte kalın bağırsağınızdan polip veya kanser alındı mı ?

Evet Hayır

Kalın bağırsağından bir kez polip aldıranlarda, %50 oranında kalın bağırsağın başka bir yerinde tekrar polip gelişmektedir. .

Soru 3: Ailenizde kalın bağırsak polipi veya kanseri var mı ?

Evet Hayır

Hastalık bazen kalıtsal olabilir. Ailede hastalığa yakalanan bireylerin sayısı arttıkça, risk de artar. Hastalık, her zaman genetik geçiş özelliğine bağlanmamalıdır. Çoğu zaman çevresel faktörler nedeni ile bireydeki genlerin yapısı bozularak kanser gelişebilmektedir.

Soru 4: Yağdan zengin gıdaları lifli gıdalara tercih ediyor musunuz ?

Evet Hayır

Hayvansal yağların ve kırmızı etin, lifli gıdalara ve taze sebzelere, tercih edilmesi riski artırmaktadır. Buna ek olarak şişmanlık ve fiziksel aktivite kısıtlaması yine benzer şekilde riski artırmaktadır.

Soru 5: İltihabi bağırsak hastalığınız (örneğin ülseratif kolit) var mı ?

Evet Hayır

8 yıl veya daha uzun süre Ülseratif Kolit veya Crohn Hastalığının olması riski artırmaktadır.

Soru 6: Bağırsak alışkanlığınızda kalıcı belirgin bir değişiklik oldu mu?

Evet Hayır

Belirtilerin olması tarama testleri yerine tanı için incelemeyi gerektirir. Makattan kan gelmesi ve bağırsak hareketlerinde değişiklik önemli bulgulardır ve araştırılması gerekir.

Soru 7: Meme, yumurtalık veya rahim kanseri nedeni ile tedavi gördünüz mü ?

Evet Hayır

Meme, yumurtalık veya rahim kanseri olanlarda kalın bağırsak kanseri olma olasılığı normal bireylere göre artmaktadır.

Sonuç: Yukarıdaki sorulardan birine bile evet cevabı verdiyseniz siz de risk grubundasınız demektir. Önemli olan hastalıktan tamamen korunmak için gerekeni yapmaktır. Risk grubunda olmanız kalın bağırsak kanseri olduğunuz anlamına gelmez. Sadece tarama yöntemleri ile araştırılmanız gerektiği söylenebilir.

HANGİ TARAMA TESTLERİ YAPILMALIDIR?
Dışkıda gizli kan testi:

Kalın bağırsak (kolon ve rektum) kanseri için en basit tanı yöntemi, gözle görülemeyecek kadar az miktardaki kanın olup olmadığını tespit etmek için dışkının incelenmesidir. Bu dışkıda gizli kan tespiti olarak adlandırılır. Bu test uzun yıllardır kullanılmaktadır. Ucuz ve çok kolaydır. Fakat bu test sadece tespit yapıldığı anda kanayan kanserleri ve polipleri tespit eder. Kanserlerin sadece %50 si poliplerin ise sadece %10 u bu test ile tespit edilebilecek kadar kanar. Yani bu testin negatif olması kanser gelişmeyeceği anlamına gelmez. Bu nedenle daha iyi ve güvenilir başka testler kullanılmalıdır.
Sigmoidoskopi / Kolonoskopi:

Kanser ve polipleri tespit edebilmek için daha ileri görüntüleme yöntemleri kullanılmalıdır.

İçi boş organların iç yüzeyini (lümen) örten tabakanın bir alet yardımı ile direkt göz ile incelenmesine endoskopi denir. Kalın bağırsak hastalıklarının tanı ve tedavisi için yapılan endoskopik işlemlerden tarama amaçlı kullanılanları aşağıda anlatılmıştır.

Fleksibıl (kıvrılabilir) sigmoidoskopi (kalın bağırsağın son 60 cm lik kısmını incelemeye yarayan cihaz) doktorun kalın bağırsağın yüzeyini örten tabakayı (mukoza) doğrudan incelemesine olanak tanır. Bu işlem günübirlik yapılabilen bir uygulamadır. Kalın bağırsağın son 1/3 lük kısmını ve rektumun tamamının mukozasını incelemeye yarar. Bu bölge, genellikle polip ve kanserin en sık görüldüğü kalın bağırsak bölgesidir. Fleksibl sigmoidoskopi dışkıda (gaitada) gizli kan testi ile birlikte yapıldığında pek çok polip ve kanserin tanınmasını sağlar.

Bir polip veya kanser, fleksibıl sigmoidoskopi ile tespit edildiğinde kalın bağırsağın daha öndeki kısımlarında da başka polipler olabileceği için veya kişi kalın bağırsak kanseri için yüksek risk taşıyorsa, tüm kalın bağırsak (kolon) mukozasının güvenilir şekilde incelenmesi gerekir. Bunun fleksibıl sigmoidoskopiye benzer fakat daha uzun bir cihaz ile inceleme yapılır. Tüm kalın bağırsağın benzer şeklide incelenmesine kolonoskopi denir. Kolonoskopi işlemi de poliklinik şartlarında günübirlik olarak yapılabilir.

Bu cihazlar tanı koymak, parça almak (biyopsi yapmak) ve polipleri çıkarmak için kullanılabilir.
Bağırsak filmi = Çift kontrastlı baryumlu kolon grafisi:

Dolaylı olarak kalın bağırsağı örten tabaka, ilaçlı kalın bağırsak filmi ile değerlendirilebilir (radyolojik olarak yapılan kalın bağırsak filmi = çift kontrastlı baryumlu kolon grafisi).

İlaçlı kalın bağırsak filmi, büyük polip ve kanserlerin tespit edilmesinde hemen hemen kolonoskopi kadar iyidir. Fakat küçük tümörler veya polipler için kolonoskopi kadar etkin değildir. Teşhis için kolon grafisi ve sigmoidoskopinin birlikte yapılması, her ikisinin yalnız yapılmasından daha iyidir. Fakat kolonoskopi kadar iyi değildir.
Yeni teknikler = Sanal kolonoskopi ve dışkıda genetik inceleme

Bilgisayarlı tomografi yardımı ile kalın bağırsağın taranmasına sanal kolonoskopi denir. Bu yöntem, tarama amaçlı olarak yeni kullanılmaya başlamıştır. Güvenirliliği bilinmediği için henüz deneme halindedir.

Diğer yeni bir yöntem dışkının genetik analizi ile kanser ve poliplerin varlığının araştırılmasıdır. Bu da deneme halindedir.

TÜMÖR BELİRLEYİCİLERİNİN TARAMA TESTİ OLARAK KULLANILMASI

Henüz yüksek risk altındaki bir grubu veya toplumun taranması amacıyla kullanılabilen, kalın bağırsak kanserine duyarlılığı ve özgüllüğü yeterli ideal bir tümör belirleyicisi (markır) bulunamamıştır. Bu nedenle bir kan tetkiki olan ve kalın bağırsak kanseri tanısı alan hastaların takibinde kullanılan karsinoembriyonik antijenin (CEA) tarama amaçlı tümör belirleyici olarak kullanılması yanlıştır.

TARAMA TESLERİ NE ZAMAN VE NE KADAR SIKLIKTA KULLANILMALIDIR ?

Tarama testleri:

Bireyin herhangi bir problemi, bir şikayeti yokken, yani her şey yolunda giderken yapılmalıdır

Bireyin şikayetleri başladığında ise, belirti ve bulgulara göre hastalık araştırması yapılması gerekir. Çünkü hastalık belli bir döneme gelmiştir ve bunu tespit etmek için araştırmaların bir an önce yapılması gerekir.

Tarama testleri herhangi bir problemi ve şikayeti olmayan bireylerde yapılır. Önceden tarif edilen risk gruplarına girmeyen insanlara, 40 yaşından başlayarak, her yıl parmakla rektal muayene ve gaitada gizli kan testi önerilir. 50 yaş ve sonrasında her 5 yılda bir fleksibl sigmoidoskopi önerilmektedir. Bunun dışında çift kontrastı kalın bağırsak grafisi (baryumlu inceleme) her 5-10 yılda bir veya kolonoskopi her 10 yılda bir uygulanabilen alternatiflerdir. Tarama testlerinin hangisinin bireye daha uygun olacağı doktor ile konuşarak planlanabilir.

KALIN BAĞIRSAK KANSERİNDEN KORUNULABİLİR Mİ?

Hastalığın oluşma riskini azaltan basamaklar vardır. Bu yollardan biri, kolonoskopi adı verilen işlem ile kanser öncüsü olan poliplerin çıkarılmasıdır.

Kesin olarak kanıtlanmamış olsa da kolorektal kanserden korunmada, diyetin belirgin bir rol oynadığına dair bazı kanıtlar vardır. Bilindiği kadarıyla posadan (fiberden) zengin, yağdan fakir diyet, kolorektal kanserden korunmaya yardımcı tek diyet şeklidir.

Bağırsak alışkanlığındaki değişlikliklerin farkına varan ve de yüksek risk kategorisinde olan kişilerin düzenli takip ile bağırsak incelemelerini yaptırmaları gerekir.

KALIN BAĞIRSAK KANSER RİSKİNİ AZALTMAK İÇİN NELER YAPILMALIDIR ?

Hastalığa yakalanma riskini azaltan adımlar mevcuttur.
Fiziksel egzersiz yapmak:

Araştırmalar, düzenli egzersiz yapan bireylerde, kalın bağırsak kanseri dahil bir çok kanser gelişme riskinin azaldığını göstermiştir. Haftada 5 gün, 30-60 dk arasında orta şiddette veya günlük 150 kalori harcanmasına neden olan egzersizler yapılmalıdır.
Aşırı kilolardan kurtulmak:

Fazla kilolar kanser riskini artırmaktadır.
Sigara kullanmamak:

Diğer kanserler gibi sigara kullanımı, kalın bağırsak kanser riskini de anlamlı oranda artırmaktadır.
Aşırı alkolden sakınmak:

Yapılan çalışmalar alkolün kalın bağırsak kanser riskini artırdığını göstermiştir. Erkeklerin günde iki bardak kadınların ise günde bir bardaktan fazla alkol tüketmemesi gerekir.
Sağlıklı gıda tüketimi:

Kalın bağırsak kanserin önlenmesinde beslenme alışkanlığı da önemli rol oynamaktadır. Yüksek lifli düşük yağ içerikli besinlerin tercihi önlem olarak önemlidir.

Yukarıdaki korunma yöntemleri, tam olarak kalın bağırsak kanser gelişimini önlemez.

Risk altındaki bireylerin, herhangi bir şikayeti olmadan, mutlaka tarama yöntemlerinden yararlanması gerekir.

Sonuç olarak dışkılama alışkanlığındaki değişiklik, Dışkıda Kan görülmesi durumlarında dikkatli olunmalıdır. En önemlisi, yüksek risk sınıfına giren bireylerin tarama testlerinin ve fizik muayenelerinin yapılmasıdır.
 

HEMOROİDLER (Basur) HASTALIĞI) KALIN BAĞIRSAK KANSERİNE YOL AÇAR MI?

Hayır. Fakat hemoroidler, kalın bağırsak polipleri veya kanserine benzer belirtilere yol açabilir. Bu belirtiler fark edildiğinde durumun bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerekir. Makattan kanama şikayeti olan her bireyde bu şikayetlerin hemoroid hastalığına mı yoksa kansere mi ait olduğu doktor tarafından incelenmelidir. Gerekli tetkikler yapılmadan makattan kanama şikayeti olan bir hastada, bu kanamanın basit bir hemoroid kanamasıdır diye geçiştirilmesi erken evrede yakalanabilecek bir kanserin geç tanı almasına neden olur.

SONUÇ

Ülkemizde kadın ve erkekte sık oranda gözlenen kalın bağırsak kanseri aslında önlenebilir bir hastalıktır. Bu nedenle risk altındaki bireylerin, herhangi bir şikayeti olmadan, mutlaka tarama yöntemlerinden yararlanması gerekir. Bireyin sağlıklı yaşama bilincini geliştirmesi, kendisi ve toplum için önemli bir görevdir.