Dr. Hakan Evruke

İnsanlarda yemek borusu ile mide arasında midedeki gıdaların geri kaçmasını önleyen bir kapakçık bulunmaktadır. Çiğneme işlemi sırasında bu kapakçık açılarak gıdaların yemek borusundan mideye geçişine izin verir. Bu kapak aşırı kilo alma, alkol, aşırı yağlı gıdalar vb. gibi etkenlerle zayıflamakta ve kapanma kusuru gelişmektedir.

Bu durumda gıdaların sindirimi için mideden salınan gıdalar ve asit, yemek borusuna doğru geri tepmekte ve reflü hastalığına yol açmaktadır. Bu durum zaman içinde yemek borusundaki normal hücrelerin şekil değiştirip kötü huylu, yani tümör hücresi şekline dönüşmesine neden olabilir.


Mide fıtığı veya reflü hastalığı ne sıklıkta görülür?

Mide fıtığı veya reflü hastalığı nüfusun yaklaşık % 30-40'ında görülür. Toplumun yaklaşık % 10'unun asit giderici mide ilacı kullandığı bilinmektedir.


Reflü hastalığının belirtileri nelerdir?

Reflü hastalığı, çoğunlukla kendini aşırı geğirme, sırt ağrısı, hazımsızlık, ağza acı ve ekşi sular gelmesi, ağza kötü kokular gelmesi, boğazda yanma hissi gibi belirtilerle kendini gösterir. Bazı hastalarda; astım, kronik sinüzit, ses kısıklığı kusma, geceleri boğulma hissi ve aşırı salya gelmesi gibi belirtiler de verebilir. Mide asidinin yemek borusuna geri tepmesi ile bu hastalarda çoğunlukla boğaz ağrısı yakınması oluşturabilir ve "kronik farenjit" ön tanısı ile Kulak Burun Boğaz Hastalıkları hekimlerine, göğüs ağrısı, çarpıntı vb. yakınmalar ile Kardioloji, Dahiliye ve Göğüs Hastalıkları uzmanlarına başvurdukları gözlenmekte ve bu nedenle farklı tedaviler görebilmektedirler.


Mide fıtığı dışarıdan gözle görülebilir mi?

Mide fıtığı iç organları ilgilendiren bir sorun olduğundan göbek, kasık, uyluk fıtıkları gibi gözle görülemez.


Mide fıtığının tanısı nasıl konulur?

Mide fıtığı tanısı sıklıkla endoskopi denilen özel bir maddeden yapılmış ışıklı bir alet (hortum şeklinde) yardımı ile bu bölgelerin incelenmesi veya ilaçlı bir madde verilerek yemek borusu, mide ve oniki parmak bağırsağının röntgenin çekilmesi ile konulur. Bu tetkikler yapılmadan hastaya ilaç verilmesi, tanının gecikmesine ve böylelikle hastanın uygun tedaviye geç başlamasına neden olmaktadır. Kalp rahatsızlıkları, karaciğer ve safra kesesi hastalıkları da aynı yakınmaları yapabilmektedir.


Reflü hastalığı oluşumunu kolaylaştıran etkenler nelerdir?

• Tıbbi durumlar: aşırı şişmanlık (obesite) ve gebelik
• Kişisel alışkanlıklar: Alkol ve sigara
• Gıdalar: Çikolata, kahve, nane, yağlı gıdalar, gazlı içecekler (kola, gazoz, soda, maden suyu, bira vb.), süt, limon, portakal ve greyfurt gibi turunçgiller, acı, baharatlı ve yağda kızartılmış gıdalar
• İlaçlar:

Mide kapakçığının basınıcını düşüren ilaçlar: Doğum kontrol hapları, nitratlar (tansiyon ilacı), teofilin, narkotik ilaçlar, kalsiyum kanal blokerleri, beta adrenerjik ilaçlar, alfa adrenerjik ilaçlar, diazepam ve dopamin cinsi ilaçlar.
Yemek borusu yüzeyini harap eden ilaçlar: aspirin, romatizma ilaçları (ibuprofen, vb.), kinidin, tetrasiklin, potasyum ve demir ilaçları.


Mide fıtığının tedavisi nasıldır?

Yaşam şeklinde değişiklikler

• Yatağınızın başını kaldırmanız yarar sağlar. Yastıklar ile yükseltme pek yeterli olmaz, bunun yerine yatağın baş kısmını tam olarak yükseltmek yarar sağlar.
• Beslenme şeklinde değişiklikler: Yukarıda belirtilen reflüyü kolaylaştıran gıdalardan kaçınınız. Yemek öğünlerinizi az ve sık olarak düzenleyiniz (günde 3 öğün yerine 4-5 öğün halinde, fakat porsiyonları azaltarak yemeyi deneyiniz).
• Sigaradan kaçınınız.
• Kilo vermek; fazla kilolar ile karın içi basıncının arttığı ve istirahattaki mide kapakçığı basıncını aşabildiği bilinmektedir.
• Yemeklerden sonra yere eğilmeyiniz ve yatmayınız, 1 saat boyunca yere eğilip bir madde almayınız ve ayakkabınızı bağlamayınız.
• Her türlü STRESİN mide ile ilgili sıkıntılarınızı arttıracağını unutmayınız.


İlaç tedavisi

• Asit giderici (antiasit) ilaçlar
• Alüminyum, kalsiyum ve magnezyum tuzları
• Tabaka oluşturan ilaçlar: Gaviscon vb.
• H2 blokerleri: simetidin, ranitidin, famotidin ve nizatidin grubu ilaçlar.
• Proton pompası inhibitörleri: omeprazol, lansaprozol, pantaprazol, rabeprazol ve esomeprazol
• Prokinetikler: betanekol, metaklopramid ve eritromisin


Bu ilaçların uzun süreli kulanımında mide asit seviyesinin sürekli olarak düşük kalması sonucunda bakteri sayısında artış olur.

Mide fıtığının tedavisi öncelikle çeşitli ilaçlarla yapılmakta ve bu sayede mide asidinin yarattığı tahribat önlenmeye çalışılmaktadır. Uzun yıllar tedavi görmemiş hastalarda hücrelerde bazı değişikliklerin olması veya hastanın endoskopi veya röntgen ile belirlenmiş büyük bir fıtığın olması veya ilaç tedavisine cevap alınamaması gibi durumlarda, hastalara ameliyat önerilmektedir. Son yıllarda bu ameliyat laparoskopik yöntemle (halk arasında kansız ameliyat denilen ve bir teleskop ve çeşitli aletler yardımı ile hastanın karnını kesmeden fıtığı onarma işlemi) yapılmaktadır. Uygun teknikle yapılan cerrahi girişim sonrasında hastaların şikayetlerinin tama yakın oranda ortadan kalktığı görülmektedir.

Gastroözofageal reflü hastalığı toplumda % 30-40 oranında görülmesine rağmen, bu hastaların ancak % 30'u ömür boyu ilaç içmek zorunda kalır. Sürekli ilaç kullanmanın yan etkileri ve maliyet problemleri düşünüldüğünde, bu hasta grubunda kalıcı tedavi sağlayan laparoskopik reflü cerrahisi tek alternatif olarak kabul görmektedir. Günümüzde laparoskopik ve robotik cerrahi ile başarı oranı % 90'ın üzerindedir.